"Milletlerin kaderini değiştiren bazı olaylar vardır.  Bu olaylar yaşandıkları günün tarihiyle anıtlaşır, sembolleşir. Bizim geçmişimizde de 1071 gibi, 1453 gibi, 18 Mart, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi etkileri, sonuçları itibarıyla simgeleşen tarihler vardır.

15 Temmuz da bu tarihlerden biri olmuştur. Devlet millet el ele destansı bir mücadele vermiş ve 15 Temmuz, Demokrasi ve Millî Birlik Günü olarak tarihe geçmiştir.

Sekiz yıl önce bugün, ülkemizin istikrar, istiklal ve istikbaline kastetmek isteyen, askeri darbe görünümlü bir terör saldırısı yaşamıştık.

Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki bugün 15 Temmuz'u kara bir gün olarak değil Türkiye'nin aydınlık geleceğinin şafağı olarak anıyoruz.  

O kara geceyi aydınlatan, aziz milletimizin dün Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi, Millî Mücadele ruhuyla bir ve beraber oluşu ve silahlara, tanklara, uçaklara karşı sabırlı, vakur, metanetli ve kararlı bir duruş sergilemesi olmuştur.

15 Temmuz'da milletin dişinden tırnağından artırdığı paralarla vatan müdafaası için alınan silahları, yine kendi milletinden silahsız insanlara doğrultup ateşleyen korkakların, hainlerin isimleri unutulup gidecektir.  

Buna karşılık sonunda ölüm muhakkak olan bir görevi, bir an bile tereddüt etmeden kabul edip yerine getiren Şehit Ömer Halisdemir'in, hemşehrimiz Gülşah Komiser'in, tankların önüne bedenini siper eden Sabri Ünal gibi kahramanların isimleri sonsuza dek anılacaktır.    

Milletimiz, ülkemizin geleceğine ve kendi iradesine sahip çıkmış, 15 Temmuz, demokrasinin, hukuk devletinin, hak ve özgürlüklerin zaferi olmuştur. 

15 Temmuz ihaneti, kırk yıllık sinsi bir planı nihayete erdirme girişimidir. Adına cemaat diyerek kendisine dinî bir kutsiyet atfedip halkımızın dinî duygularını sömüren bu örgüt, kırk yıldır hem devletin hem milletin imkânlarını, kendi süfli amaçları için kullanmıştır.

Bu halkın yaptığı bağışlarla, yardımlarla büyüyen bu hain yapı, mankurtlaştırdığı halkın çocuklarıyla, milleti ve milletin meclisini vuracak kadar alçaklaşmış, yalnız devlete değil bu millete de ihanet etmiştir.

Dünya demokrasi tarihine altın harflerle geçecek bu kahramanlık destanının kahramanları, kendi silahları, tankları ve savaş uçaklarıyla vurulmuş ancak mücadelesinde ne bir an tereddüt etmiş ne de bir geri adım atmıştır.  

Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk demokrasisinin kalbi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bombalayan bu ihanet şebekesi, Türk milletinin tek yürek olabileceğini hesap edememiştir.

"Tefrika girmeden bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez"

diyen Millî Şairimiz Mehmet Akif'in dizelerindeki gibi toplu vuran yüreklerin gerçekten topla, tankla sindirilemediğine o gece hep birlikte şahit olduk.

Bu zafer tıpkı Çanakkale Savaşı'nda, İstiklal Harbi'nde olduğu gibi millî birlik ve beraberlik sayesinde kazanılmıştır.

Ev hanımından profesörüne, öğrencisinden işçisine tüm fertleriyle tek yürek, tek bilek olan aziz Türk milleti iradesini çiğnetmemiştir.

15 Temmuz benzeri olayların bir daha yaşanmaması için onu unutmamalı, yaşananlardan dersler çıkarmalı ve tedbir almalıyız. 

15 Temmuz, her şeyden önce şeffaf, denetlenebilir bir eğitimin önemini bir kere daha gözler önüne sermiştir. Bu tür yapıların özellikle eğitim öğretimi kullanarak  çocuklarımıza, gençlerimize ulaştığını, milletimizin dinî duygularını istismar ettiğini acı bir şekilde tecrübe ettik.

Millî Eğitim olarak bizler Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli müfredat programımızın da üzerinde hassasiyetle durduğu çocuklarımızı, gençlerimizi millî, manevi değerlerimize sahip çıkan, onları koruyan ve geliştiren; vatanına, milletine yürekten sadakatle bağlı, aklı, vicdanı ve fikri hür nesiller olarak yetiştirme ilkesiyle çalışıyoruz. 

Bu vesileyle 15 Temmuz gecesi hiç düşünmeden sokaklara çıkarak hainlere fırsat vermeyen; vatanını, milletini, devletini canları pahasına koruyan aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, kahraman gazilerimizi de şükranla anıyor, bir kere daha tüm milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününü kutluyorum.